Benim Adım Khan

Rizvan Khan karakterini büyük bir ustalıkla canlandıran Shahrukh Khan; annesi (Zarina Vahab) ile birlikte Hindistan'da geçirdiği çocukluk yıllarından sonra, annesinin vefatının ardından küçük kardeşinin yanına Amerika’ya gider. Amerika'da yaşamaya başladıktan sonra aşkı, adı Mandira olan (Kajol tarafından canlandırılıyor) dul ve Hindu bir kadınla bulur. Rizvan Khan, aynı zamanda Asperger sendromu hastasıdır. Bu durum, otizm spektrumunda yer alan ve sosyal etkileşim ve iletişimde sorunlara neden olan, tekrarlanan hareket ve davranışlara yol açan, beynin normal gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır.

Filmde, 11 Eylül terör saldırılarından sonra yaşanan trajik bir olay izleyiciyi derinden etkiliyor. Mandira'nın oğlu, faşist bir kesim tarafından yalnızca annesinin evlendikten sonra Khan soyadını taşıma "hatası" nedeniyle dövülerek öldürülür. Bu acı olayın ardından Mandira, adeta yıkılmış bir halde Rizvan'i terk eder ve ondan ayrılmak zorunda olduğunu söyler.

Rizvan, bu üzücü durumun ardından ne zaman geri dönebileceğini sorar ve Mandira'nın verdiği yanıt, belki de filmi bir drama klasiği haline getiren noktadır. Mandira, Rizvan'ın Amerika Birleşik Devletleri başkanına gidip adının Khan olduğunu, ancak bir terörist olmadığını açıklamasını ve ancak o zaman geri dönmesini istemektedir.

Bu film, bir yandan yaşanılan trajedileri ve insanların önyargıları ile verdiği mücadeleyi gösterirken, diğer yandan ise aşk, sadakat ve umudun gücünü vurguluyor. Her sinema severin izlemesi gereken bir yapım olduğunu düşünüyoruz.